Bir bebeği kaybetmek
Doğum ve bir bebeğe sahip olma hayatta yaşayacağımız en muhteşem deneyimlerden biri…Yeni bir hayat oluşturacağımızı bilmek ve onu dünyaya getirmek bizi pek çok yeni duygu ve heyecanla tanıştırır.Kaç çocuğumuz olursa olsun , bu deneyim size ve bebeğinize özeldir
Hamileliğinizi öğrendiğiniz andan itibaren hep güzel şeyler umut edip, tatlı hayaller ile bebeğinizi bekliyorsunuz. Diğer yandan her kafadan bir ses çıkmaya başlıyor. Yemenizden içmenize, oturmanızdan kalkmanıza uzayıp duran bir yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi oluşuyor. Elbette bir gebenin mümkün olduğunca sağlıklı beslenmesi, zor çalışma şartları altında yıpranmaması, fiziksel ve psikolojik anlamda rahat bir süreç geçirmesi için hepimiz çaba sarf etmeliyiz. Ancak bu özen ve korumacılık günümüzde öyle bir hal aldı ki, gebeye baskı aracına dönüştü. Günlük aktivitelerini bile kaygı içinde yapmasına hatta çoğu zaman hiç yapamamasına yol açıyor.
Üreme mekanizmasının işleyişine göre döllenen her yüz yumurtadan sadece biri canlı doğumla dünyaya gelen bir bebek haline gelir. Çoğu adet kanaması ile düşer, rahme tutunamaz. Kadın gebe olduğunu hiç fark etmez bile. Bir kısmında adet birkaç gün geçer, öyle düşer. Test yapılmadı ise yine gebelik fark edilmez. Bazen kese görülür ama bebek oluşmaz. Bazen kalp atışı da görülür, ama bebek büyümez. 12 hafta oluncaya kadar düşük riski giderek azalır. 22-24 haftaya kadar bebek kaybedilirse buna geç düşük denir ve oldukça nadirdir. Daha da nadir olarak gebeliğin daha geç dönemlerinde bu olur, o zaman adı ölü doğum olur.
Düşük genelde bebekte bir rahatsızlık ya da sakatlık varsa olur. Bazen de rahimde miyom ya da şekil bozukluğu varlığında bebeğin yerleşmesi ile ilgili sorunlar olabilir. Ufak bir kısım ise annedeki bir rahatsızlık ya da bilmeden teratojen bir etkiye maruz kalmak olabilir. Günlük hayatta yapılan şeylerin hiçbiri düşük sebebi değildir.
Düşük tehdidi tespit edilirse doktorunuz size cinsel ilişkiyi, seyahati yasaklar ve yatak istirahati önerir. Bazen düşük önleyici diye bilinen ilaçlar başlar. Bunların hiçbirinin zaten düşük olacak gebeliğe bir faydası olmaz. Küçük bir yüzde olarak kanama başlamış ama hala rahme tutunmaya çalışan bebek varlığında bu tedbirler düşük "tehdit"ini gerçek bir düşük durumuna geçmesini tetiklememek içindir. Yoksa düşük tehdidi olmayan bir gebelikte bunları yapmak, hatta abartıp yukarı uzanmamak, hareketsiz yatmak, kalkmamak... gebeliğin keyfini kaçırmak dışında bir işe yaramaz
Maalesef bazı gebelikler mutlu son ile sonuçlanmıyor ve bu hiç de nadir değil. Kadınlarımızı hem normal gebelik sürecinde hem de kayıp yaşamaları durumunda güçlü ve doğru bir şekilde desteklememiz gerek. Hangi aşamada kayıp olursa olsun bu durum anneyi derinden etkiler.
Artık modern tıp da tedavi edici yaklaşımla birlikte önleyici, koruyucu yaklaşıma da önem vermektedir. Koruyucu hekimlikte ilk basamağın daha doğmadan, bebeğe en iyi yaşam ve sağlık koşulları sağlamak olduğu açıktır ve bu koruma, eğitimle başlar. Gebelikte bebeğe zarar veren bazı ilaçlar, kimyasallar veya radyasyon gibi etkenler vardır. Alkol, sigara ve uyuşturucular gebelikte son derece zararlıdır. Gebelerin bunlardan uzak durması önemlidir. Amacımız, sadece anne adaylarını değil, tüm toplumu; sağlığının, anne karnında başladığı konusunda bilinçlendirmek ve sağlıklı bir toplum temellerine katkıda bulunmaktır.