Enfeksiyon kelimesi Fransızca’da "infection" olarak kullanılan ve dilimizde tıp termonolojisinde kullanılan bir terim olarak “canlı organizmada hastalığa yol açan bir mikroorganizmanın genel veya yerel gelişmesi, yayılması” anlamında kullanılmaktadır.
Vücudun tüm sistemleri gibi genital sistem de enfeksiyon riski altındadır.
Tüm komşu organlarda olduğu gibi üreme organlarında da yakın komşuluk nedeniyle enfeksiyonlar organlar arasında geçiş yapabilmektedir. Bu nedenler bir organın enfeksiyonu, komşu organda aynı ya da farklı mikroorganizma yoluyla enfeksiyon oluşmasında etken olabilmektedir.
Vajina, tırtıklı yüzeye sahip, içi salgı üreten özel bir tabaka ile kaplı, 9-10 cm uzunluğunda kanaldan oluşan kadın genital organıdır.
Vajina steril bir organ değildir, zararlı bakterilere karşı savunmada yer alan ve "Laktobasil" adı verilen yararlı bakterilerden oluşan bir floraya sahiptir. Laktobasillere aynı zamanda "süt basilleri" adı da verilmektedir. Bu bakteriler vajinada asidik bir ortam oluştururlar, böylece zararlı mikropların üremesini engelleyebilirler.
Vajinanın diğer bir özelliği ise üreme çağından itibaren bir miktar akışkan, renksiz, kokusuz ve kaygan nitelikte bir akıntının oluşmasıdır. Herhangi bir hastalığın bulgusu olmayan bu vajinal sıvıya "fizyolojik vajinal akıntı" adı verilmektedir. Bu akıntı vajina duvarları arasında kaygan bir tabaka oluşturarak fiziksel aktivasyon, cinsel ilişki gibi durumlarda tahrişi önlemektedir. Bu nedenle normal olan bu akıntı tedavi gerektirmez.
Zararlı mikroorganizmaların kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan vajinal enfeksiyonlara “vajinit” adı verilir. Enfeksiyon durumunda oluşan akıntı, normal akıntıdan farklı özelliklere sahiptir. Şeffaf ve akışkan olmak yerine renkli ve köpüklüdür ve daha koyu kıvamlıdır. Ayrıca rahatsız edici bir kokusu da olabilir. Ayrıca kaşıntı varlığı da bazı enfeksiyonlar için önemli bir bulgudur.
Rahim ağzı, mikrobik bir floraya sahip vajina ile steril (bakteri bulunmayan) rahim arasında yer alan bir kanaldır. Rahim ağzının enfeksiyonları nda oluşan salgı sonucu vajinal akıntı oluşabilir.
Rahim ağzı enfeksiyonları sıklıkla belirti vermeden seyrederler, ancak bu hastalıkların yukarı tırmanarak rahim ve tüplerde enfeksiyona yol açmaları kısırlık gibi ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Yıllık jinekolojik muayeneler sırasında bu enfeksiyonlar açısından yapılacak değerlendirmeler ile bu sıkıntıların önüne geçilebilinir.
“Pelvik İnflamatuar Hastalık”
Tüp enfeksiyonları vajinal ve rahim ağzı enfeksiyonlarından daha farklı bir tabloya neden olurlar. Diğerlerinden farklı olarak bu enfeksiyonlarda kasık ağrısı ağırlıklı belirtiler oluşmaktadır ve tedavisi iyi yapılmaması durumunda kısırlık gibi son derece ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.
Tüp enfeksiyonları "pelvik inflamatuar hastalık" olarak adlandırılmaktadır. Bu tanıma neden olan durumlarda ağırlıklı olarak tüplerin enfekte olmasına bağlı belirtiler baskın olmasının yanı sıra, rahim ve yumurtalıklar da enfekte olabilirler.
Pelvik inflamatuar hastalık (İngilizce tanımından dolayı kısaltması olarak PID kullanılır) kadınları etkileyen en yaygın ve ciddi enfeksiyon durumlarından biridir. Sıklıkla üreme çağındaki, seksüel açıdan aktif olan kadınlarda oluşmaktadır. İhmal edilmesi durumunda hayatı tehdit edici boyutlarda komplikasyonlara neden olabilmektedir.
Pelvik inflamatuar hastalığın (PID) en sık nedeninin cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardır. Gonore ( bel soğukluğu ) ve klamidya en sık pelvik inflamatuar hastalığa yol açan nedenlerdir. Pelvik inflamatuar hastalığın (PID) genellikle iki aşamada gelişmektedir. İlk aşamada bakteri rahim ağzına yerleşir. Ardından ikinci aşamada ise rahim ağzı enfekte olan hastaların % 10’unda bakteri rahim, tüpler, yumurtalıklar ve karın boşluğuna kadar yayılır.
Pelvik inflamatuar hastalığın (PID) daha az sıklıkta görülen nedenleri ise; steril şartlar altında uygulanmayan kürtaj ve düşükler, enfekte şartlarda yapılan doğumlar ve herhangi bir vajinal enfeksiyon varlığında spiral takma girişiminde bulunulmasıdır.
Pelvik inflamatuar hastalık (PID) sıklıkla kötü kokulu vajinal akıntı, orta-şiddetli derecede kasık ağrısı, ateş, titreme-üşüme, bulantı, idrar şikayetleri gibi bulgularla ortaya çıkmaktadır. Bazen bu bulgular hastanın hayat kalitesini bozmayacak şekilde olabilirken, bazı durumlarda ise hastaneye yatırılacak kadar şiddetli de olabilir. Pelvik inflamatuar hastalık (PID) kısırlığın önlenebilir nedenleri arasında da en yaygın olanıdır. Bu enfeksiyon sonucu özellikle tüpler olmak üzere karın içinde yaygın yapışıklık oluşmakta, sonuçta da kısırlık gelişebilmektedir.
Pelvik inflamatuar hastalık (PID) tanısı çoğunlukla jinekolojik muayene ve ultrason incelemesi ile konulabilmektedir. Ancak bazen laparoskopi gibi girişimlerle tanının teyit edilmesi gerekebilir.
Pelvik inflamatuar hastalık (PID) genellikle birden fazla seks partneri olan 25 yaşından küçük genç kadınlarda saptanmaktadır. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan birini bulunduran kadınlar ya da daha önce PID geçirmiş olan kadınlarda yeniden Pelvik inflamatuar hastalık (PID) gelişme ihtimali daha yüksektir. Kadınlar tek eşli olsalar bile, erkek eşlerinin birden fazla seks partneri olması durumunda da PID yönünden yine artmış bir risk olacaktır.
Pelvik inflamatuar hastalık (PID) tedavisi antibiyotikler ile olmaktadır. Birçok vakada tek antibiyotik kullanımı yeterli olmakta iken, bazen kombine antibiyotik tedavileri gerekebilir.Antibiyotikler belirtilerin ve enfeksiyonun şiddetine göre ağız yoluyla veya tercihen hastaneye yatırılarak damar içi yoluyla uygulanabilmektedir. Çoğu vakada tedavi süresi iki haftayı bulmaktadır. Eğer antibiyotik tedavisi yeterli iyileşmeyi sağlamaz ise cerrahi tedavi de gerekebilir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar; cinsel ilişki sırasında semen (meni), vajinal sıvı, kan gibi vücut sıvılarının alışverişiyle bulaşan, ellinin üzerinde hastalığı barındıran bir hastalık grubudur. Son yüzyılda sanayileşme ve kentleşme, yaygınlaşan cinsel serbestlik, çoğul seksüel partnerlik, antibiyotiklere direnç geliştiren mikroorganizmalar nedeniyle ülkemizde cinsel yolla bulaşan hastalıklar gittikçe artış göstermektedir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar sonucunda genital belirtiler ortaya çıkabilir, üreme organları kalıcı hasar görebilir, kısırlık oluşabilir, dış gebelik gelişebilir, gebelik sonrası yenidoğan bebeğe bulaşma olabilir ve kansere (HPV ve hepatitler) zemin hazırlanabilir. Ayrıca birçok sistem de (karaciğer, bağışıklık sistemi, sinir sistemi gibi) cinsel yolla bulaşan hastalıklardan olumsuz etkilenebilmektedir.
• vajinadan gelen sarı, yeşil, beyaz veya gri renkli akıntı veya kötü koku
• vajinal yanma hissi, ağrı veya kaşıntılar
• adet dönemi haricindeki kanamalar
• kasık veya belde hissedilen ağrılar
• idrar şikayetleri
• cinsel ilişki sırasında ağrı veya yanma